Do you wanna know how I got these scars? My father was a drinker…and a fiend. And one night, he goes off crazier than usual. Mommy gets the kitchen knife to defend herself. He doesn’t like that. Not…one…bit. So, me watching, he takes the knife to her, laughing while he does it. He turns to me, and he says, “Why so serious?” He comes at me with the knife - “Why so serious?” He sticks the blade in my mouth - “Let’s put a smile on that face!” And… why so serious?     
– Joker, The Dark Knight

Hayallerimden bir tanesi de gelecekte bir Batman fanfiction’ı yazmak. Daha doğrusu bir Batman ve Joker hikayesi yazmak. Neyse, geçen sene bu vakitlerde Reddit'te dolaşırken aşağıdaki fotoğrafla karşılaşmıştım. Bugünlerde de blogla uğraşırken yeniden hatırladım. Twitter'da yazmıştım ama buraya da taşıyayım diye düşündüm.

Fotoğraftaki 1928 yapımı “The Man Who Laughs” filminden, Gwynplaine karakterini canlandıran Conrad Veidt. Peki Conrad Bey’in gülcemali size kimi hatırlattı? Tabii ki sevgili kötümüz Joker!

Araştırmalarım (Wikipedia) Batman yaratıcılarından kimin (Bob Kane, Bill Finger, Jerry Robinson) Joker’i yarattığını kesin olarak söyleyemese de, Conrad’ın canlandırmasından etkilendiklerinde herkes hemfikir. Peki ben bunu niye yazdım? Çünkü “The Man Who Laughs” filmi de aslında Victor Hugo’nun “L’homme Qui Rit” eserinden bir uyarlama.

Kitabı okumadığım için maalesef konusunu bilmiyorum (evet, sayfayı okurken aslında biraz bakar gibi de oldum ama bir gün okurum diye kendime *spoil* etmeyeyim dedim) ancak araştırmalarıma yeniden devam ettiğimde (Wikipedia'ya geri döndüğümde demek istedim, surprise surprise), kitabın ana karakterinin adının Gwynplaine olduğunu ve çocukken yüzünden yaralandığı için ağzının çevresi ve yanaklarının daimi bir “gülümsemeyle” deforme olduğunu öğrendim.

“Do you wanna know how I got these scars?”

Gördüğünüz üzere Victor Hugo bir filme, film de Joker’e ilham kaynağı olmuş gibi. Tabii “bıçak yaralarının kalıcı gülümsemeyiş” imgesi, Gwynplaine karakteriyle bitmiyor. Aynı zamanda Nolan’ın Batman serisinde Heath Ledger’ın canlandırdığı Joker’in de gülümsemesi ondan önceki jokerler gibi (misal Jack Nicholson) kazayla içine düştüğü tank dolusu kimyasalın değil (muhtemelen) bıçak yaralanmasının sonucu. Araştırmalarım sonucu bu tip yaralara *Glaskow Smile* [Glaskov Gülümsemesi (Tebessüm daha doğru mu olurdu?)] dendiğini de öğrendim.

Bıçak yarası demişken elbette bu tip tebessümlerin en ünlülerinden biriyle cezalandırılan Yüzbaşı Vidal'i de unutmamalıyız.

Ve böylece dairemiz tamamlanıyor mu? Hayır. Hugo’nun 1869’da yazdığı bir romanın 2008’de çıkan bir filmi etkilemesi ne anlama geliyor? Kim bilir. Joker nasıl bir karakter? One day…